21 Ocak 2017, Cumartesi 13:32
U 18 Ocaktı. Sabahın ilk saatlerinde düştüm yollara. Yeni bir iş bulmanın sevinci ile görüşmeye gidiyorum. Bir yandan doğum günü tebriklerini alıyorum. Halis ağabeyin yeni bir oluşum olan Bizim Torbalı projesini duyuyorum. İçimi bir sevinç kaplıyor. Bir güne bir çok sevinç sığdırıyorum. Yol çekilir hale geliyor. Kulaklığımda Selda Bağcan'ın Yaz gazeteci şarkısı ile Torbalı Garaj dolmuşunda yolda ilerliyoruz. İnsanlar işlerine yetişme telaşında. Hava asi ve karanlık. Şarkının sözleri ruhuma işliyor. Yıl 1975. Medyanın baskı altında kaldığı zamanlar. Aşık Mahsuni'nin özgürce hatta cesurca kaleme aldığı bir şiir.
"Aman gazeteci gel bizim köye halları da yaz.
Şehirde ojeli parmakları yazma.
Bir de bizim köyde nasırlanmış elleri de yaz.
Banka da parası olan kulları yazma
Onlara aldanıp yolundan azma
Şehirden asfalt geçen yolları yazma
Bir de bizim köyden eşek geçmeyen yolları yaz.
Şöhretten bunalmış dilleri yazma
Kendi bahçendeki gülleri yazma
Haksız yere genç öldüren elleri yazma
Doğuda doktorsuz ölen kulları yaz gazeteci yaz.
Yaz efendim yaz.’’
Yol boyunca tekrar tekrar dinledim ve bu gazetecilik mesleğinin ne kadar önemli olduğunu algıladım. Hayatı olduğu gibi yansıtabilmek. Sadece gerçeği yansıtabilmek çok önemli. Ojeli değil de nasırlı elleri görebilmek çok önemli. Birilerini gereksiz şakşaklamak yerine yaptıklarını korkusuzca yazabilmek çok önemli. Kendimi sorguluyorum bir yandan. Acaba yazılarım da ne kadar bunu başarabiliyorum. İğneyi kendime batırıyorum. Çuvaldızı coğrafyamızda ki yerel basına saklıyorum. Torbalı'nın yerelde bir çok yarasına parmak bastığımı düşünüyorum. Kalemimi Mahsuni kadar olmasam da ki Mahsuni olmak imkansız, hiçbir baskı altında kalmadan, özgürce hiç bir tarafa da yanaşmadan birilerini övmeden ezilenin yanında olmaya çalıştım. Çalışmaya da devam edeceğim.
Kendimi özgür hissettiğim yerdeyim. Bizim Torbalı' dayım. Gördüğümü korkusuzca yazacağım. Gazetemiz Torbalı'ya farklı bir soluk getirecektir. Hoş geldin Bizim Torbalı. Hoş geldin.
Bizler toplumca son zamanlarda gözümüzün önündekileri maalesef göremez olduk. Neye nasıl davranacağımıza şaşırır hale geldik. Yozlaşmaya başladık. Oysa yozlaşmamak için okumalı araştırmalıyız. Derinlere pek dalmaya gerek yok. Tarihimizde ozanlarımız şairlerimiz yazarlarımız çok yakınımızda yol gösterici oluyorlar. Farklı görüşlerin zenginlimizdir diyerek son zamanlarda beni etkileyen bir şiiri sizlerle paylaşıyorum.
" Göremiyorsam gerçek varlığı,
Sanat edindiysem sahtekarlığı
Sünniysem ne çıkar Aleviysem ne çıkar.
İnsanlar giderken ileriye
Bizler inadına kaldık geriye
Gelmedikçe cehaletten beriye
Sünniysem ne çıkar Aleviysem ne çıkar.
Kemaletim, hidayetim olmazsa
Marifet suyundan kabım dolmazsa
Benden insanlığa eser kalmazsa
Sünniysem ne çıkar Aleviysem ne çıkar.
Daimi'yim nefse galip olmazsam
İlme fazilete talip olmazsam
Ele dile bele sahip olmazsam
Sünniysem ne çıkar Aleviysem ne çıkar."
Aşık Daimi