20 Mart 2017, Pazartesi 13:57
Referanduma bir ay kadar bir süre kalmışken "Hayır ve Ötesi" adlı yurttaş inisiyatifinin Torbalı'da da eyleme geçmek üzere olduğunu bildirmek istiyorum. (Bkz. https://hayirveotesi.org/) Tabii bunu bildirirken "Hayır" oylarını korumayı, yükseltmeyi ve referandumun "ötesine" taşıyıp bir arada kalmayı hedefleyen her gönüllü yurttaşımızın bu inisiyatife ses katmasının çok kıymetli olduğunu hatırlatmak gereği duyuyorum.
Bizim Torbalı gazetesinde yazdığım ilk yazıda, referandum sürecinin neden adil işlemediğinden, kutuplaşmanın ne şekilde yürüdüğünden bahsetmeye çalışmıştım. Bu hafta da referandum gündemindeki kutuplaşmadan hem de bu kutuplaşmanın kime yarayabileceğinden bahsedelim. Referandum öncesi gündemlerde de zaten taraflaşmanın pek çok örneği (Türk-Kürt, Alevi-Sünni, yobaz-dinsiz) mevcut iken bugün bu örneklerin kimisini bir araya toplayan kimisini de daha çok parçalayan bir kutuplaşma örneği mevcut. Bunların en çok acı vermiş olanı ise muhtemelen geçtiğimiz yıllarda "operasyon" adı altında doğudaki vatandaşa zulmedip medyasında bunu "terörle mücadele" olarak gösterilmesiydi. (Ayrıca orada yaşayan halkımızın yaralarını hala saramadığını unutmayalım.)
Bir başka öfkelendiren örneği ise, Suriye'deki emperyalist savaştan kaçan vatandaşların Türkiye'ye sığınmasından sonra TSK'yi bu emperyalist savaşa dahil edilmesi ve akabinde halka "Suriyeliler bizim ekmeğimizi yiyor" tepkisi verdirmekti. Bu sene içerisinde, referandum tarihinin belirlenmesin de önce, yönetim kurullarının saltanat sevdasına verdikleri destek yüzünden temelden sarsılan oluşumları zaten hepimiz biliyoruz. Bu durum başlı başına saltanat sevdasına bir darbedir. Tabii ki bunu izlemekle yetinmeyip, ikinci üçüncü yumrukları biz ilerici, laik, cumhuriyetçi yurttaşlar olarak sıkılı bekletirsek devamı gelecektir. Bunu sağlamak içinse bugün yegane ihtiyacımız, yan yana geldiğimiz yurttaşlarımızın her şeyden önce alt kimliklerini (mezhep, ırk, millet vs) daha sonra da bağlı oldukları görüşleri bir kenara bırakıp "Hayır" sesini yükseltmektir. Bu ortamın sağlanması demek, "Hayır" sesine hatta "Hayır" kutbuna karşı yürütülmüş kutuplaşmanın daraltılması demektir.
Sonrasında, halkımızı etnik ve dini kökenlere göre ayırıp birbirlerine hedef gösterenlerden hesap sormaya giden yolun açılması demektir. Yoksul halkın çocuklarını sınır dışına ölmeye gönderenlere, "Bizim insanımızın senin savaşında yeri yok!" diyebilmek demektir. Belki de en önemlisi yurt içinde ve dışında savaş naralarına karşı barış iddiasını yükseltebilmektir. Sevgili yurttaşlar, "Hayır ve Ötesi" böyle bir enerjinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yolu çok, zamanı azdır ama bizlerin çabasıyla ilerlediği sürece, hedefe ulaşacak kuvveti de vardır.