3 Şubat 2017, Cuma 10:55
Bir süredir sayfalarımızda garaj esnafı ile ilgili haberleri okuyorsunuz.
Olayları esnafın dilinden yani mağdurun dilinden vermeye gayret ediyoruz.
Aynı konuyu MHP Belediye meclis üyesi ve gazetemiz yazarı Mehmet Vurur da geçtiğimiz günlerde köşesinde analiz etti.
Tarihin 1 Şubat’ı göstermesiyle garaj esnafının durumu daha kritik bir boyut kazanmış bulunuyor. Çünkü ; belediyenin garaj esnafına çektiği dükkanları boşaltın tebligatının süresi 1 Şubat itibariyle sona erdi.
Ek bir süre verilir mi?
Verilmez mi.?
Ya da başka bir çözüm yoluna mı gidilir?
Bütün bunların hepsinin bir sis bulutunun ardında olduğu görülüyor.
Bu sis bulutunu dağıtacak olan kim?
Elbette ki Torbalı Belediyesi
Mevcut alana yapılması düşünülen yeni belediye binası ile ilgili daha çok mürekkep tüketiriz.
O yüzden o konuyu başka bir yazı konusuna bıraktım.
Mevcut durum ile ilgili dikkate alınacak hususlar var
Mesela, bu esnafa boşaltın tebligatı çekerken, bu insanlara alternatif çözüm yolları önerildi mi.?
Görüldüğü kadarıyla ya da bize ulaşan bilgilere göre böyle bir alternatif çözüm planı yok.
Peki ; bu tasfiye kararı alınırken hiç mi düşünülmedi mi bu insanlar ne yapar diye?
Günümüzde iki göz bir evi taşımak bile büyük külfet
Bu işin bir boyutu
Diğer boyutu ise ekonomik
Bu esnaf arkadaşlar içerisinde kredi borcu olan var.
Çocuğu yüksek tahsil yapan var
Tezgahını güç bela karın tokluğuna sürdüren var.
Ortalık kış kıyamet
Memlekette ekmek aslanın ağzından midesine indi de, gören yok
Dolar almış başını gidiyor.
Ekonomik göstergeler tepetaklak olmuş
Ne yapacak insanlar bu karmaşanın, kaosun ortasında söyler misiniz?
Tebligat çekmek kolay iş Zor olan, olması gereken, çözüm üretebilmektir.
Dertlere derman olup, mağduriyetlere çare üretebilmektir.
Eğer çare olacak derman, yaraya sürecek merhem yoksa hiç olmazsa esnaf ile görüşülüp, uzlaşılıp tebligat süresinin ortak akıl çerçevesinde makul bir zamana çekilmeye çalışılması gerekir.
Bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Makul bir çözüm yolu bulunursa onu da yazmaktan çekinmeyiz.
Sonuçta derdimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.