6 Şubat 2017, Pazartesi 11:39
Torbalı'da uzun zamandır üzerine titrenilen bir konu var. Bazen bende yazılarımda bahsetmişimdir. Çevre sağlığımız , mesleki hastalıklar ve kurşun fabrikası... 29 Ocakta Torbalı BKM'de uzun bir çalışmanın sonucunda bir panel gerçekleşti. Ege işçi birliği ve Torbalı Dayanışma Platformu öncülüğünde ve birçok sivil toplum örgütünün ve Torbalı halkının katılımıyla son derece güzel ve aydınlatıcı bir panel gerçekleşti. Kurşunun sağlığa zararları, alınması gereken bireysel ve toplumsal tedbirler, durumun hukuksal yönleri konuşuldu. İlk etapta panelistleri duyarlılıklarından dolayı tebrik etmek istiyorum. Hafta sonlarını Torbalı’nın sorunu için ayırdılar. Sağolsunlar. Çevreci Avukat Arif Ali beye, Prof. Dr. Meral hanıma, Prof. Dr. Ali Osman beye bizi aydınlattıkları için teşekkür ediyoruz. Benim panelistlerin anlattığı konular kadar önemsediğim başka bir konuya ise Ege işçi birliği sözcüsü Ayla Subaşı değindi. Ayla hanımın konuşmasından almaya çabaladığım notları sizle paylaşıyorum. “Bizler emeğimizle geçinen insanlarız. Emeğimizi patronlara satıp geçiniyoruz. Emekçiler çalışmak zorundalar. Çalışma ortamları sağlıksız. Maalesef günümüzde meslek hastalıkları ve iş cinayetleri çoğalarak devam ediyor. İşçiler öldürülüyor, katlediliyor. Devlet fabrikalar yada diğer kuruluşlar ne kadar güvenlik önlemleri alsalar da sonuç değişmiyor. Denetimler zayıf. Ege isci birliği olarak Suat Akbal arkadaşımızın yaşadıklarını öğrendiğimiz andan itibaren yanında olduk. Olmaya devam edeceğiz. Mesleki hastalıklar kaderimiz değildir. Biz işçilerin daha sağlıklı ortamlarda daha rahat huzurlu daha iyi ekonomik koşullarda çalışmasını istiyoruz. Bizler işçiyiz. Bizler milyonlarız. Bizler üretiyoruz. Neden bizler birçok şeyden yararlanamıyoruz? Birçok şeyden yararlanamıyoruz çünkü örgütsüz yaşıyoruz. Sermayedarlar halkları türk kürt alevi yunan arnavut diye bölüyor. Oysa kendiler çıkarları için aynı tabaktan yemek yiyorlar. Onların derdi çıkarları, bizim derdimiz sağlığımız, çevremizi korumak, huzurlu mutlu güzel yarınlara olan umutlarımız olmalıdır.”
Ben bu yazımda biraz Ege işçi birliği'nden bahsetmek istiyorum. Bu birlik bana yerli bir filmi hatırlattı. Filmde köye nükleer santral kurulacak diye sevinen köylüler ile şehirden kaçmış köye yeni yerleşmiş yada taşınmış entel bir topluluğun doğa için çevre için verilen mücadeleyi hatırlattı. Filmdeki enteller köyün toprağını suyunu korudular. O entel gruba benzettiğim gruptur Ege işçi birliği. Sanırım bende köyün muhtarının amca oğlu yani köyün aşırısı oluyorum. Ege işçi birliği Torbalı’nın havasını suyunu toprağını hatta işçisini köylüsünü koruyor kardeşim. Lafın kısa ve özeti budur. Panelde Tulum köyünden Faruk Urmaz amca mikrofonu alıp titrek sesiyle güzel bir soru sordu. “Dertler hep aynı ama neden birleşemiyoruz? Neden bir araya gelemiyoruz ? diye sordu. Aslında en önemli sorunlardan biri bu.
Ya umutları bireysel anlamda yanlış adreslerde arıyoruz. Yanlış yerlere umut bağlıyoruz. Yada yan yana gelemiyoruz. Sorunlar birlik olursak düzelir. Neden birleşemiyoruz? Örgütsüz olduğumuzdan. Bilinçli örgütlü bir toplumu kimse yenemez. Sağlıklı bir yaşam için, temiz bir hava su toprak için Torbalı Dayanışma Platformuna ve Ege işçi birliginin verdiği mücadeleye Torbalı halkı olarak destek vermeliyiz. Gelecek sağlıklı koşullar ile olur. Çocuklarınıza torunlarınıza sağlıklı bir ortam bırakmak için destek olmalıyız. Faruk amcayı selamlıyorum.
Buyurun birleşin efendim. Gaziemir bunu başardı. Torbalı neden başarmasın? Fetrek çayına evet. Devlet hastanesine evet. Kurşun zehirlenmesine HAYIR!!!! .... #kurşunlanmak istemiyorum