Takıntılı olmak zor zanaat..Amma velakin hem takıntılı, hem kindar hem de geçmişten gelen kuyruk acınız varsa bu durum daha vahim bir boyut kazanıyor..Brütüslerin kini ve nefreti sadece Sezar’a değildir aslında .Brütüsler kendileri gibi Brütüs ruhuna sahip olmayanlara da savaş açarlar..Kim bunlar? Kinleri ve nefretleri sağlıklı düşünmelerinin önüne geçenler..Başka .?.Güce ve otoriteye olan hayranlıkları sağlıklı düşünmelerinin önüne geçenler...

Bu ne demek?

Yani bir kişiye kinle saldırmak ile yine aynı kişiyi hayranlıkla payelere boğmak aynı kafanın ürünü.. Ve bu en çok da saldırıya ya da övgüye uğrayan kişiye zarar veriyor. Sezar’ı katleden düşmanları değildi.. Sezar’ı öldüren en yakınındaki ,dostu,yoldaşı olarak gördüğü Brütüstü..

KAFASINA LASTİK GEÇİRİLEN BAŞKAN  

Mesela..! Bu ilçe geçmişte kafasına lastik geçirilerek gazetelerin manşetine çıkartılan belediye başkanları gördü..

Bu yapıldı

Bu ilçe Padişah ilan edilen belediye başkanları da gördü..

Bu da yapıldı.

Karşılığı olmayan hiç bir hamle yapılmaz..Bu hamlelerin halk tabanında bir karşılığı olmasaydı,bu hamleler yapılmazdı..Halk kitlesi de bu hamlelerden hoşlandı demek ki..Bu yapılanların bir müşterisi o dönemler varmış..!Eğri oturup doğru konuşalım..

Yalnız…!

Kafasına lastik geçirmelerin ya da basın vasıtasıyla itibarsızlaştırma taşlarının insafsızca yapıldığı o dönem Torbalı içine kapanık, dört beş kıraathanede insanların bu yapılanları zoraki de olsa ciddiye aldığı, sosyal medyanın gelişmediği, 30 bin hadi biraz da benden ilave olsun 40 bin nüfusun olduğu bir taşra kasabasıydı.. Taşra kasabasında taşranın refleksleri geçerlidir. Oranın diliyle konuşursunuz.. 

TORBALI ARTIK KÖY DEĞİL KARDEŞ..!

Gelelim bugüne..

Bugün torbalı nüfusu 200 bine dayanmış, genç dinamik kitlesi artmış ve de modern bir metropol ilçesi olma yolunda.. Torbalı’da artık dört beş kıraathane yok.. Bir tane gazetede de yok.. Sosyal medya desen cayır cayır.. Nasıl ki ; taşra kasabasının kendine ait refleksleri vardır o ister istemez ona uyarsınız.. Aynı şekilde modern bir ilçenin de kendine ait refleksleri vardır ve o refleksler size kendisini dayatır..

Yani..!

Rüyasında Başkan’ı görenler, gölgesinde başkanı görenler, kininde nefretinde başkanı görenler yada elindeki kral tacını rüyasında başkana giydirip buna inananlar ,gece kafalarında başkan ile yatıp sabah kafalarında başkan ile kalkanlar, kin ve nefret şövalyeliği yapanlar ve de başkan için Padişah tuğrası çizenlerin dönemi de yavaş yavaş bitiyor..

SEZAR İLE SOFRAYA OTURMADIK BRÜTÜS DE DEĞİLİZ..

Bize gelince.. Biz sayın Adnan Yaşar Görmez ile aynı sofraya oturmadık..Aynı yolu yürümedik..Yani Sezar ile aynı sofraya oturmadık o yüzden Brütüs de değiliz..Brütüs olmadığımız gibi övgü memuru da değiliz..Sayın Başkan’a ne kişisel kinimiz var, ne de hayranlığımız..Torbalı’nın hizmet noktasında olan eksikliklerini yazıp çizip eleştirilerimizi sıralarız..Bundan kimsenin kuşkusu olmasın…Çünkü Torbalı artık dört beş kahveden iki üç dedikodu toplayıp onları da istihbarat diye aynı kahvelere pazarlayan gazetecilik dönemini geride bırakıyor..Hesap soran, araştıran , gerçekleri kovalayan, hizmet noktasında olacak aksaklıkları, usulsüzlükleri, yanlışları ortaya çıkartıp yazarak nitelikli muhalefet eden gazetecilik dönemi başlıyor..

BU KAFA TORBALI’YI BATIRIR …..VE DEĞİŞECEK..

İşin tatlı özeti şu;

40 bin kişinin yaşadığı dönemin taşra kafasıyla düşünenler yeni süreçle birlikte eninde sonunda tasfiye olacaklar..

Hani eski dönemlerde kafa resmi basıp bu kafa Torbalı’yı batıracak , bu kafa değişecek diye ilan ediyorlardı ya..!

Şimdi bizde ilan ediyoruz.. Artık o kafada da değişecek..

Ne sağı, ne solu, ne basını, ne şahı, ne veziri, ne methiyecisi ne de peşkircibaşısı bu değişimden kurtulamayacak..

Vakti gelen gidecek..!

Gidecek..