2 Mayıs 2024, Perşembe

Son Güncelleme: Bugün

Gündem

14 Kasım 2017, Salı 09:14

FOTOĞRAF

Sizi iki hafta öncesine 28 ve 29 ekim etkinliklerine götüreceğim. İlk etapta satranç turnuvasına katılan öğrenci sayısını düzeltelim. İhsan hocam sizi seviyorum. Yalnız düşüncelerimden pek ödün vermeyeceğim. Ben 100-150 civarı demiştim. Gerçek sayı 200-250 imiş. Kendilerinden özür diliyorum. Yalnız hoşnut olmadığım bir durum var özel hayat dışında özel okul gibi özel her şeye karşıyım. Özelde okuyan herkes müşteridir. 250 değil 2500 öğrenci de turnuvada yarışsa özel okulda yapılan etkinlik özel okula prim yaptırır. Özel kurumlardan bağış alınabilir ama onların mekanlarında etkinlik düzenlemek hoş değil. Şunu unutmayalım ki sermaye ikiyüzlüdür. Bugün yanında olur. Diğer gün düşmanına yanaşır. Yeter ki para kazansınlar. Bir özel okul bir derneğe neden sponsor olur? Emek ve emekçiden yana muhalif kesimlerin özel sektörle sermaye ile ilişkileri nasıl olmalıdır? Bu konularda kafa yormakta fayda var. Özel işletmeler dışında kimseyi üzmek yada karşıma almak amacında değilim. Çydd Torbalı canlı bir örnek oldu ama onlarla bir sorunum yok. Zaten yeterince az bir muhalif kurumlarımız var. Bu durum onları hep poh pohlayacağımız anlamına gelmiyor. Takip etmeyeceğimiz eleştirmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Ülkede yeterince anlam veremediğim durumlar var. Ben bunların fotografını çekmek istiyorum. Bu fotografta olumsuzluğu yanlışı eksiği görme, bu durumu kurumların toplumun yararına doğruya çevirme niyetindeyim.

29 ekim ve 10 kasım geldi geçti. Bu iki önemli günde de şirketlerin siyasetçilerin dernek vakıf başkanlarının koltuk sevicilerin ve birçok kuruluşların birbirleriyle anmak ve kutlamak için yarıştığını gözlemledim. Gerçi bu yeni bir şey değil her sene böyle. En iyi ben anacağım en iyi ben kutlayacağım en iyi ben kınayacağım yarışma gibi yıllardır sürüp gidiyor. Mustafa Kemal'e Cumhuriyete minnettar olduklarını dile getiriyorlar. Ya halk ne alemde ? Halkı arayan soran var mı? Asgari ücret ile geçinen hayatından memnun mu bir sorun bakalım. Osmanlı da ezilmiş büzülmüş bir halk.

Ardından Cumhuriyetin 79.yılında hala ekonomik refaha erişememiş, köylüsü çiftçisi tası tarağı toplayıp bir umutla şehre gitmiş bir halk. Tarım çökmüş emekleri hep boşa giden bir halk. Çocukları birbirlerine düşürülmüş meydanlarda alanlarda cephelerde ocu bucu şucu diye kırılmış kırdırılmış, ekmeğinin gramajı 50 gr daha azalmış bir halk... sorun bakalım hayatından memnun mu? Fabrikalarda işyerlerinde günde 14-15 saat çalışıp mesai alacağım diye sevinirken mesailerinin çoğunun vergiye gittiğini görünce evine ekmek götüremeyen işçi halk memnun mu? 80 yıllık demokratik bir ülkede hala Kürt Türk diye ırkçılık var. Adamcılık mezhepcilik dincilik var. Ne olursan ol gel felsefesinden gelinmiş ama ötekileştirilen neredeyse dışlanan insanlar var. Karnını doyuramayan açlık sınırında milyonlarca insan var.

Geleceği göremeyen yarına umutsuz gözlerle bakan milyonlarca eğitimli işsiz genç var. Okadar olumsuz şey varki. Peki nerede bu 6 ilke peşinde toplanan idealist insanlar? Devrimcilik halkçılık milliyetçilik laiklik cumhuriyetçilik devletçilik... Bu ilkelerin neresindeyiz? Kapitalizmin kucağında tıngır mıngır sallanmıyor muyuz? Muhalif kurumlar partiler dernekler vakıflar ne yapıyorlar? Devrimciler halkı düşünenler vatanseverler hep içerde.

Laiklik hala anlaşılamamış kafalar hep bulandırılmış, kamu malları babalar gibi satılıyor. Benim 80 yılın sonundaki çektiğim fotograf budur. Bu fotografa hep beraber bakalım. Aynı ortak paydalarda çok zaman kaybetmeden buluşmak umuduyla.