23 Nisan 2024, Salı

Son Güncelleme: Bugün

Gündem

25 Mayıs 2017, Perşembe 08:43

ESKİDEN DE BURADAYDIK

Bu hafta köşemde, bir Marksist-leninist olarak, ülkemizdeki “karşıt görüşler” ve söylemleri üzerine düşüncelerimi paylaşmak istedim. Konuya girmeden peşin peşin söyleyeyim, bu yazı zorunlu olarak taraflıdır. Zira söz konusu ülke geçmişi-geleceği olunca tarafsızlık pek de olası bir pozisyon değil. Öncelikle Türkiye’nin komünist hareketle fiilen nasıl tanıştığı konusuna değinelim.

Bir başlangıç noktası göstermek gerekirse, Türkiye Komünist Fırkası’nın 10 Eylül 1920 tarihinde Mustafa Suphi ve Ethem Nejat önderliğinde kuruluşunu gösterebiliriz.

Türkiye’nin fiilen en eski partisinin de Türkiye Komünist Fırkası olduğuna burada değinmiş olalım. Türkiye Komünist Fırkası’nın kuruluşu sonrasında, 1921’de Mustafa Suphi yoldaş, aralarında Ethem Nejat’ın da bulunduğu on dört tane daha merkez komite üyesi ile Büyük Millet Meclisi’nin davetlisi olarak Ankara’ya doğru yola çıkarlar fakat “ülkede siyasi karmaşa(!) çıkaracaklarından şüphelenen Doğu Cephesi Komutanlığı kendilerine koruma sağlamaz ve Kars ve Erzurum’da uğradıkları linç girişimlerine sessiz kalır. Bunun sonucunda, 28 Ocak’ı 29 Ocak’a bağlayan gece, Sovyet Rusya’ya geri gönderilmek için Trabzon’dan bir tekneye bindirilen 15 kişilik merkez komite, arkalarından açılan bir teknede bulunan Yahya Kahya ve palalı adamları tarafından öldürülür…

Bu ülkedeki komünistlerin aldığı ilk darbe sayılmaz, son da olmayacaktır. Bu yaşananlara rağmen Sovyet Rusya, Türkiye’deki anti-emperyalist mücadeleye desteği kesmemiş ve Büyük Taarruz öncesi Milli Mücadele’ye önemli miktarlarda para ve silah yardımı yapmıştır. Kanıt görmek isteyenler, önünde defalarca toplanılıp “komünistler Moskova’ya” diye slogan atılan Taksim Anıtı’ndaki –bizzat Atatürk’ün isteği ile dikilen- Kliment Voroşilov ve Mihail Frunze heykellerini görebilirler.

Sovyet yardımını Türkiye’ye getiren bu iki Sovyet generali tüm yurtsever yurttaşlarımızın saygısını hak ediyor diye düşünmekteyim. Görüldüğü üzere Türkiye Cumhuriyeti tarihi zaten komünistlerin bu halkın yanında olduğuna dair en büyük kanıtları taşımaktadır.

Bu yüklü tarihe rağmen hala komünizm hala “kökü dışarıda, hain vs” olarak nitelendiriliyor olsa da, bizler -tıpkı geçmişte olduğu gibi- ülkemizi terk etmeyeceğiz, kendimizi gizlemeyeceğiz, burada, bu toprakta var olmaya devam edeceğiz…